Sosyal ağların kullanım ve amaçlarının araştırılması: Sınırda kapalı bir toplum örneği


Tezin Türü: Yüksek Lisans

Tezin Yürütüldüğü Kurum: İstanbul Teknik Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Türkiye

Tezin Onay Tarihi: 2021

Tezin Dili: İngilizce

Öğrenci: SİNEM ÖZKÜÇÜK

Danışman: Tuncay Zorlu

Özet:

Bilgisayarın icadıyla bilgilerin dijital veriye dönüştürülmesi ve İnternetin icadı ile de dijital veriye dönüştürülen bilgilerin dünyanın dört bir yanına yayılması "bilgi ve iletişim teknolojileri" adında yeni bir alanın ve "bilgi çağı" adında yeni bir dönemin başlamasını sağlamıştır. Bilgi çağında telekomünikasyon, bilgi teknolojileri ve iletişim teknolojilerinin dijital yakınsaması sosyal medya ve sosyal ağ platformların oluşmasının zeminini hazırlamış, bu ağlarda insanlar kendilerini tanımlayarak her kültürden farklı kişilerle eş zamanlı ve anlık olarak iletişime geçebilmiş ve kendi sosyal ağını oluşturabilmiştir. Sosyal ağlar insanların kurduğu, duygu, düşünce, jest ve mimiklerini sembollerle ifade edip İnternet üzerinden sosyal iletişim kurduğu ortamlara verilen isimdir. Facebook, Instagram, YouTube ve Linkedin sosyal ağlara örnek teşkil etmektedir. İnternet ve bilgisayarın icadından daha bir asır bile geçmemişken bugün 7.83 milyarlık dünya nüfusunun 5.22 milyarı cep telefonu kullanmakta, 4.66 milyar insan İnternete erişmekte ve 4.20 milyar insan Facebook, Instagram, TikTok vb. sosyal medya platformlarına girmektedir. Bugün Internet üzerine günlük olarak geçirilen zaman ortalama 6 saat 57 dakika iken, sosyal ağ sitelerinde ise 2 saat 25 dakikadır (Wearesocial,2021). Sosyal medyada zaman geçirmenin insanların günlük akışkanlarından biri haline geldiği 2000'li yıllardan itibaren toplumlar hem sanal ortamda hem de fiziksel ortamda bulunarak iki ortamı da aynı anda idare etme gibi daha önce yaşamadığı deneyimlemedigi veya nesiller tarafından kendisine aktarılmayan yeni bir düzende varlığını sürdürmeye başladı: Sosyal ağlar. 4.66 milyar kişi daha önceki toplumların deneyimlemediği yeni bir ortamı deneyimlemektedir. McLuhan 'ın (1964) yıllar önce teknolojinin insanları küreselleştirerek dünyayı küresel bir köy haline getireceği öngörüsünün sanal dünyada gerçekleştiği bugünün dünyasında görülmektedir. Dünya nüfusunun yarısından çoğunun Internet, bilgisayar, cep tele-fonu, sosyal medya gibi ICT araçlarıyla ilişki içinde olması toplumun sosyo-kültürel alışkanlıklarına ve ekonomik yapısına eğitim, hukuk, sağlık ve ticaret gibi birçok alanın işleyişine yeni bir boyut kazandırmıştır. Teknolojik gelişmelerin gelmesiyle birlikte bir modernleşme süreci yaşayan toplumlar, sosyal ağların ortaya çıkmasıyla birlikte kitlelerin mekan ve zamandan bağımsız olarak birbirleriyle iletişim kurabileceği, sınırları olmayan, geçmişteki hiçbir sosyal düzene uymayan bir sanal köyde küresel bir toplum olma deneyimi yaşamaya başladılar. Bu küresel ortamda, sağlanan ticari ve hayatı kolaylaştırıcı uygulamaların yanında bilgiye erişim, bilgi paylaşımı ve bilgi alışverişi gibi imkanlar toplumların küresel bir bilgi hazinesi ve bakış açısı kazanmalarını sağlamaktadır. Diğer taraftan bilginin çoklu iletişim ortamlarında hızlı ve sürekli olarak yayılması bireylerin önüne çıkan bilgiyi anlayıp analiz ederek eleştiri süzgecinden geçirmesini gerekli kılmaktadır. Özellikle bilginin ekonomik boyutunu ve hızlı yayılımını kötü amaçlarına alet eden kişilerin, bilgiyi değerlendirme becerisinden yoksun bireyleri aldatması bu ortamın risklerinin de olduğunu göstermektedir. Bu yüzden toplumların bilinçli bir bilgi analizcisi olması yönünde bilgilendirici çalışmaların yapılması çok önemlidir. Özellikle gün geçtikçe artan ve yaygınlaşan bu yüzden sürekli yasal düzenlemelerde boşluklar oluşturan siber suçların (Bozbayındır, 2019), insanları aldatma olasılıklarını düşünülürse bu anlamda bir farkındalığa ve yaklaşıma sahip olmanın bilgiyi kullanma ve yeni bilgiler üretmek kadar zorunlu olduğu anlaşılabilmektedir. Dünya sakinlerinin dörtte üçünün küresel vatandaş olma yolunda yeni gelişmelere hızlı bir şekilde uyum sağlayarak ilerlediği bilgi çağında, bazı topluluklar bunun aksine yüzyıllardır devam eden geleneklerine derinden bağlılık göstererek küresel toplum olma konusunda kent toplumlarına nazaran farklılık gösterdiği son araştırmalarda görülmektedir. Türkiye'nin Güneydoğu Anadolu bölgesindeki Şanlıurfa iline bağlı Akçakale İlçesi'nin yerel halkı bu topluluklardan biridir. Akça-kale'deki çoğu yerli, okuma yazma bilmeme ve cinsiyet ayrımcılığı gibi dezavantaj-lı özelliklere sahip, ataerkil bir yapıda ve kapalı bir aşiret sistemi içinde yaşamak-tadır.Günümüz bilgi çağının artı ve eksi getirileri de göz önünde bulundurulduğun-da bu çağda bilgiyle donanımlı olmamak, sanal ortamın riskleriyle her an sınandığımız durumlarda büyük bir tehlike teşkil etmektedir.Bu yüzden bu top-lumlarda Internet kullanımı ve eğitim faktörü arasında anlamlı bir farklılık olup olmadığını sorgulamak araştırmanın ilk hipotezidir. İkinci ve üçüncü hipotezde ise yaş faktörü ve cinsiyet faktörü ele alınmaktadır. Sosyal medyaya uyum sağlama ve etkin kullanma konusunda yaş faktörünün ve cinsiyet faktörünün herhangi bir etkisinin olup olmadığı araştırılmaktadır. Bu araştırmada Şanlıurfa'nın Akçakale ilçesinde yüzyıllardır devam eden gele-neklerini sürdüren yerel halkın sosyal ağlara karşı bakış açılarını tespit etmek amaçlanmıştır. Yerel halkın sosyal ağları hangi amaçla kullandıkları ve sosyal ağları kullanım sıklıkları eğitim düzeyi, yaş ve cinsiyet değişkenlerine göre incelenmiş ve anlamlı bir farklılık olup olmadığı tespit edilmeye çalışılmıştır. Bu araştırmada betimsel tarama modeli kullanılmış olup nicel araştırma yöntemlerin-den yararlanılmıştır. Verilerin toplanılmasında anket uygulamasına başvurulmuştur. İlk olarak Akçakale insanlarının demografik özellikleriyle Internet ve sosyal ağları kullanım durumlarını tespit etmek amacıyla araştırmacı tarafından oluşturulan kişisel bilgi formu 58'i erkek, 64'ü kadın toplamda 122 yerel katılımcıya uygu-lanmış, ikinci olarak Usluel, Demir ve Çınar (2014) tarafından geliştirilen "Sosyal Ağların Kullanım Amaçları Ölçeği" aynı katılımcılara uygulanmıştır. Hem kişisel bilgi formundan hem de anketten toplanan veriler SPSS istatistik programıyla ana-liz edilmiştir. Araştırmadan elde edilen bulgular sonucunda ankete katılanların hemen hemen hepsinin düzenli sosyal ağ kullanıcıları olduğu ortaya çıkarılmış, sosyal ağları kullanma amaçlarıyla eğitim düzeyi, cinsiyet ve yaş değişkenleri arasında anlamlı farklılıklar tespit edilmiştir. Diğer bir değişle, katılımcıların çoğunluğunun düzenli sosyal ağ kullanıcıları olmasına karşın, sosyal ağları kullanma amaçları eğitim, cinsiyet ve yaş faktörlerinden etkilenmektedir. Araştır-madan elde edilen bulgulardan yola çıkarak araştırma alanına yönelik önerilerde bulunulmuştur. Anahtar Kelimeler: Sosyal Ağ, Sosyal Medya, Bilgi Çağı, Bilgi Toplumu, Sanal Ortamın Riskleri, Dezavantajlı Toplum