Yakupoğlu N. (Yürütücü)
TÜBİTAK Projesi, 2018 - 2019
Kumburgaz Havzası, Kuzey Anadolu
Fayı’nın Marmara Denizi’ndeki en aktif kuzey kolu üzerinde Orta sırtta yer alan
bir havzadır. Kuzey Anadolu Fayı’nın aktif bir fay olması buna bağlı olarak
taşıdığı deprem riski, Marmara Denizi çevresinde nüfus bulunduran yerleşimler
için tehdit oluşturmaktadır. Özellikle dünyanın önemli metropollerinden sayılan
İstanbul şehri, tarihi kayıtlara bakıldığında bundan önce birçok kez büyük
depremler ile yıkıma uğramış ve büyük can kayıpları yaşanmıştır. Son 2000 yıl
içerisinde Marmara Denizi’nde meydana geldiği bilinen 55 civarı (Ms>6.8)
deprem kaydı bulunmaktadır. 1912 Mürefte ve 1999 Kocaeli depremlerinden sonra
Marmara Denizi’nde kuzey kol üzerinde Çınarcık, Kumburgaz ve Orta Havzalarından
geçen iki segment üzerinde sismik boşluk olduğu bilinmektedir. Uzun bir süredir
deprem üretmemiş olan bu segmentler üzerinde 20-30 yıl içerisinde M>7 bir
depremin meydana gelmesi ise kaçınılmazdır (Parsons, 2004).
Kumburgaz Havzası (yaklaşık -800 m) Marmara Denizi gibi kritik bir
bölgenin ortasında bulunmakta ve diğer havzalara kıyasla tarihsel depremlerle
olan ilişkisi daha az bilinmektedir. Özellikle İstanbul ve çevresinde büyük
yıkıma yol açan 1509 ve 1766 depremlerinin Kumburgaz segmenti ile olan ilişkisi
üzerine henüz detaylı bir çalışma ortaya konulmamıştır. Denizaltındaki fay
kontrollü havzalarda, sismotektonik aktivite ile tetiklenen yamaç akıntıları
ile oluşan sismotürbidit çökel paketleri eski depremlerin izlerini saptamak,
bunları yaşlandırarak deprem oluşum aralıklarını belirlemek için
kullanılmaktadır. Önerilen bu projede, Marmara Denizi Kumburgaz
Havzası’ndan Fransız bayraklı R/V Pourquoi Pas seferi ile 2014 yılında alınan 22 m
uzunluğundaki çökel karotunda deprem ile oluşmuş türbidit birimleri
sedimentolojik ve jeokimyasal yöntemler sayesinde tespit edilmesi
amaçlanmaktadır. Benzer yöntemler ile Marmara Denizi’nin farklı havzalarında
sismotürbidit çökellerinin tayinine yönelik çalışmalar yapılmış olmasına
rağmen, Kumburgaz Havzası’nda benzer bir çalışma ilk defa bu proje kapsamında
gerçekleştirilmiş olacaktır. Belirlenecek sismotürbidit seviyelerinin
radyokarbon yöntemi ile yaşlandırılması sayesinde, bunların tarihsel
depremlerle olan ilişkileri saptanabilecektir. Proje kapsamında
sismotürbiditlerin tespitine yönelik uygulanacak olan sedimantolojik ve
jeokimyasal yöntemler sırası ile, Çoklu Sensör Karot tarayıcısı (MSCL;
Multi-sensor core logger), XRF (ITRAX core scanner) elemental analizleri ve
tane boyu analizleridir.
Bu karot çalışmasından elde
edilmesi elde edilecek sonuçlar ile; 1) Depremle tetiklenmiş türbidit
(Sismotürbidit) seviyelerini belirlemek, 2) Tespit edilen sismotürbiditlerde 14C
yaş analizlerinden alınacak sonuçlarla, deprem kronolojisi oluşturmak ve
depremlerin tekrarlanma aralıkları belirlenebilecektir. Bu sayede önceki
çalışmalarda Marmara Denizi içerisindeki diğer havzalarda tespit edilen
tarihsel deprem kayıtları ile karşılaştırması mümkün olacaktır.
Kumburgaz Havzası’ndan alınmış olan piston karot örneğinde
yukarıda belirtilen analizlerin ışığında belirlenecek olan sismotürbidit
seviyeleri son on bin yılda bölgedeki sismik etkinliğin sürecini ortaya
çıkarmamızı sağlayacaktır. Sismotürbiditlerin sedimantolojik özellikleri
bunların çökelme mekanizmaları ile ilgili olduğundan bize bu konuda önemli bilgiler
verebilecektir. Böylece, deprem ile tetiklenmiş türbiditlerin belirlenmesine
yönelik kriterlerin kullanımı hakkında benzer konularda yapılacak olan
çalışmalara ışık tutacaktır. Kumburgaz Havzasının eski depremlerle olan
ilişkisinin tespit edilmesi, aynı zamanda Kumburgaz Havzası’ndan geçen segment
için önerilen olası asismik kaymanın (creep) (Ergintav vd., 2014) deprem
periyotlarında bir aksama yaratıp yaratmadığı ile ilgili modelin testi
açısından ise son derece önemlidir. Bu projede, karot çökellerinde son birkaç
bin yıllık süreçteki deprem izlerinin varlığının ortaya çıkarılabilmesi
İstanbul ve çevresi için sağlıklı bir deprem risk değerlendirmesi yapılmasına
doğrudan katkıda bulunacaktır.