III. Uluslararası Şehir, Çevre, Sağlık Konferansı-2021, Ankara, Turkey, 16 - 21 April 2021, pp.288-289
Doğal ya da antropojenik etkiler sonrasında ortaya çıkan iklim değişikliği, yerküre ekosistemi ve insan yaşamının
sürdürülebilirliğini olumsuz yönde etkileyen en önemli sorunlardan biridir. Arazi kullanımındaki değişiklikler, hızlı
nüfus artışı, sanayi gelişmeleri, fosil yakıt kullanımı vb. faktörler atmosferde biriken sera gazlarının arttırarak, küresel
ısınmayı hızlandırmaktadır. Araştırmalara göre dünya nüfusunun yarısından fazlası şehirlerde veya şehir merkezlerinde
yaşamaktadır. Bunun sonucu olarak yapılaşmanın artması ile kentlerde algılanan insan termal konfor şartlarının arttığı,
kentlerin mikro iklimsel yapısında değişimler meydana geldiği ve bölgesel ısınmalar oluştuğu belirtilmektedir.Bu
çalışmada ortalama yükseltisi 600 - 900 metreler arasında kurulan, orta büyüklükteki Bolu’da kentleşmenin insan termal
konfor şartları üzerine etkileri incelenmiştir. Çalışmada kentsel alanı temsilen 743 metrede yükseltide yer alan17070
nolu Bolu meteoroloji istasyonu ile kırsal alanı temsilen 948 metrede yükseltide 17637 nolu Bolu Dağı meteoroloji
istasyonlarının ölçüm verileri kullanılmıştır. Meteoroloji istasyonlarının 2010 – 2019 yılları arası 10 yıllık sıcaklık, nispi
nem, rüzgâr hızı ve bulutluluk verileri kullanılmıştır. Yöntem olarak biyoklimatik konfor çalışmalarında birçok etkeni
bir arada hesaplayan ve Dünya’da bu tür çalışmalarda yaygın kullanılan RayMan modeli aracılığıyla PET (Physiological
Equivalent Temperature) indisi kullanılmıştır. İnsan biyoklimatik konfor şartları her iki istasyon için de yılın birinci
gününden sonuncu gününe kadar hesaplanmıştır. Elde edilen değerler on günlük aralıklarla termal algılamalara
göre farklı renklerle grafiklere aktarılmıştır. Ortalama, minimum ve maksimum PET değerleri karşılaştırılmıştır.
Çalışma sonucunda kır istasyonu ile kent istasyonu arasında yaz mevsiminde çok büyük farklılıklar görülmüştür.
Yaz mevsiminde kırsal istasyonda ”konforlu” şartlar algılanırken, kent istasyonunda ”sıcak” stresleri algılanmaktadır.
Ortalama, minimum ve maksimum PET değerleri karşılaştırıldığında da en yüksek farklılıkların yaz mevsiminde olduğu
gözlenmiştir. Ortalama değerlere göre iki istasyon arasında kış mevsiminde 6 ˚C PET farkı yaşanırken, yaz mevsiminde
11 ˚C PET farkı yaşanmaktadır. İki istasyon arasında yaklaşık 15 km mesafe ve 205 metre yükselti farkı bulunmasına
rağmen çok büyük oranda termal farklılıklar tespit edilmiştir. Karadeniz iklimi yaşanan ve yeşil doğası ile bilinen Bolu’da
kentleşmeye bağlı olarak insan termal konfor şartları özellikle yaz mevsiminde halk sağlığını tehdit edecek şekilde
boğucu sıcak streslerine maruz kalmaktadır. Kentleşmenin insan biyoklimatik konfor şartlarına etkilerini azaltmak
ve sürdürülebilir şehircilik için kentsel planlamalar yapılması gerekmektedir. Sürdürülebilirlik ve çevreci anlayışla ile
kentsel planlama ve coğrafi bakış açısıyla kent termal konfor modelleri geliştirilmelidir.