Kent Yoksulluğunun Değişen Çehresi ve Yeni Mekânsal Karşılıkları


Uzsayılır Kara A., Dinçer H. Y., Baycan T.

18. Bölge Bilimi ve Bölge Planlama Kongre Kitabı, cilt.0, 2019 (Düzenli olarak gerçekleştirilen hakemli kongrenin bildiri kitabı)

Özet

Göç, her şeyden önce bir yaşam deneyimi kaybıdır. Bu nedenle, göçle birlikte az ya da çok, geçici ya da kalıcı bir yoksullaşma yaşanmaktadır. Yoksulluğun biçimleri, tarihsel süreçte yaşanan farklı göç biçimlerine göre değişmektedir. Bizim bu çalışmada üzerinde durduğumuz başlıca konu, modern toplum yapısında sanayileşmeye, üretim ve işgücündeki değişime bağlı olarak kırdan kente göç sonucu ortaya çıkan yoksullaşma ile küreselleşme sonrası kentlerde oluşan yoksullaşma arasındaki farklılıklardır. Sanayileşmeye bağlı göçle birlikte Türkiye’de, yeni gelinen yerde iş bulma ve konut edinmeyi sağlayan, dayanışmacı bir uyum mekanizması olarak, “gecekondu” ön plana çıkmaktadır. Bu dönemde yoksulluk, dayanışma gruplarının dışında kalan, tutunamayan aileler dışında, genel olarak geçici bir süreçtir. Küreselleşme, sanayisizleşme, aşırı kentleşmeyle birlikte ise, yeni gelen göçmenler kentte artık, dayanışmacı uyum mekanizmaları yerine, güce dayalı ilişkiler ağıyla karşılaşmaktadır. Bu ağa nüfuz edemeyen veya ağdan dışlanan yoksul veya sınıf altı nüfus yeni kent yoksullarını oluşturmaktadır. Yarı dönüşmüş gecekondu bölgelerinde veya kentin eski mahallelerinde yer alan eski ve sağlıksız konutlarda kendini gösteren bu yoksulluk biçimi, geçmiştekine göre, hem daha fazla sayıda insanı kapsamakta, hem de çok daha fazla “kalıcı” özellikler göstermektedir. Yoksulluğun artmasıyla birlikte, kalıcılaşması da söz konusudur. Bu çalışma, göç ve yoksulluğun değişen biçimleri, değişen işgücü ve mekânsal karşılıklarına odaklanmakta ve yoksulluğun giderilmesi yönünde sürdürülebilir gelişme hedeflerinin dünyada ve Türkiye’de ne ölçüde başarıya ulaştığını irdelemektedir