TÜSİAD, pp.114, İstanbul, 2020
İklim değişikliği, sürdürülebilir
kalkınmayı ve tüm ekosistemi tehdit
eden en öncelikli küresel risklerden
biridir. Bu çerçevede iklim değişikliği
ile mücadele ve iklim değişikliğine
uyum tüm ekonomilerin yanı sıra başta
Birleşmiş Milletler olmak üzere diğer çevre,
ekonomik ve toplumsal alanda faaliyet
gösteren uluslararası örgüt ve kuruluşların
da öncelikli gündem maddeleri
arasındadır.
Birleşmiş Milletler İklim Değişikliği
Çerçeve Sözleşmesi (BMİDÇS)
21. Taraflar Konferansı’nda (COP 21) kabul
edilen Paris Anlaşması 4 Kasım 2016’da
yürürlüğe girerek uluslararası iklim
rejiminde yeni bir dönemi başlatmıştır.
Yeni dönemin en önemli özelliği, “ortak
fakat farklılaştırılmış sorumluluklar ve
göreceli imkan ve kabiliyetler” anlayışı
doğrultusunda gelişmiş ve gelişmekte
olan bütün taraf ülkelerin emisyon
azaltımına yönelik önlem almasını şart
koşmasıdır.
Bu çabaların bir uzantısı olarak Avrupa
Birliği (AB) Aralık 2019’da, iklim değişikliğini
ve çevre kaygılarını tüm politika
alanlarında merkeze aldığı “European
Green Deal” (Avrupa Yeşil Mutabakatı
– AYM) planı çerçevesinde dönüşüm
hedefini ortaya koymuştur.