Kentsel Alanlarda Su Kıtlığı Riski ile Mücadele için Sürdürülebilirlik ve Döngüsel Ekonomi Bazlı Yaklaşımlar, Engeller ve Fırsatlar


Ekmekcioğlu Ö.

Afetlerde Risk Analizi ve Afet Risklerinin Azaltılması, Dr. Hikmet İskender, Editör, İTÜ Yayınları, İstanbul, ss.115-139, 2023

  • Yayın Türü: Kitapta Bölüm / Araştırma Kitabı
  • Basım Tarihi: 2023
  • Yayınevi: İTÜ Yayınları
  • Basıldığı Şehir: İstanbul
  • Sayfa Sayıları: ss.115-139
  • Editörler: Dr. Hikmet İskender, Editör
  • İstanbul Teknik Üniversitesi Adresli: Evet

Özet

Su kıtlığı küresel ısınmanın tetiklediği iklim değişikliğinin Dünya üzerindeki etkilerinin artması ile giderek daha büyük bir problem haline gelmektedir. Özellikle yağış rejimlerindeki değişiklikler ve değişen tüketim alışkanlıkları bu problemin hem doğa kaynaklı hem de insan kaynaklı olduğunu göstermektedir. Doğal kaynakların her anlamda sınırlı olduğu günümüzde artık “doğrusal” olarak nitelendirilen geleneksel tekniklerin yerine “Azalt-Yeniden Kullan-Geri Dönüştür” temeline dayanan döngüsel ekonomi prensiplerine yönelim bir gereklilik haline gelmiştir. Böylelikle, kaynakların etkili ve verimli kullanılmasının yanı sıra, tüm canlıların hayatta kalması için kritik bir rol oynayan suyun tasarruflu kullanılması adına sosyal, çevresel ve ekonomik perspektifler göz önünde bulundurularak sürdürülebilir stratejiler ortaya atılmaktadır. Bu çalışma kapsamında, özellikle yoğun kentleşme ve endüstriyelleşmeye bağlı olarak tüketimin arttığı kentsel alanlarda su kıtlığına bağlı riskler ile mücadele etme noktasında döngüsel ekonomi prensiplerinin adaptasyonu ile ilgili yaklaşımlar, bağlı stratejilerin uygulanması için fırsatlara ve karşılaşılabilecek zorluklara yer verilmiştir. Su kıtlığına bağlı risklerin azaltılması için sosyal, çevresel, ekonomik, inovasyon, yasal ve teknik açılardan toplam 37 adet döngüsel ekonomi bazlı strateji ortaya koyulmuştur. Benzer şekilde, döngüsel ekonomi adaptasyonu ile ilgili engeller ve fırsatlar için de ekonomik, teknolojik, yönetimsel ve sosyal olmak üzere toplam 4 perspektif esas alınmıştır. Bu bağlamda, derin bir literatür taraması neticesinde söz konusu engeller ve fırsatlar kapsamlı bir biçimde incelenmiştir. Bu çalışmanın yoğun olarak kentleşmiş şehirlerde kritik karar mekanizmalarında olan otoritelere sürdürülebilir kalkınma hedeflerine ulaşma noktasında önemli katkılar yapacağına inanılmaktadır.

Water scarcity is becoming an increasingly significant problem worldwide due to the escalating impacts of climate change triggered by global warming. Particularly, alterations in precipitation patterns and evolving consumption habits demonstrate that the corresponding problem is both induced by not only nature but also human beings. The conventional approaches, called linear models, have widely used. Given the resource limitations encountered in every sense, the research community orientates their attempts towards circular economy-based initiatives embracing “Reduce-Reuse-Recycle” rationale, recently. Hence, sustainable strategies taking social, environmental, and economic perspectives into account are proposed to promote the prudent use of natural resources, as well as water conservation critical for the survival of all life forms. The current study examined the approaches related to the adaptation of circular economy principles in addressing water scarcity-related risks, especially in urban areas where consumption is increasing due to intense urbanization and industrialization. Barriers and drivers for implementing related strategies are further highlighted. In this vein, a total of 37 circular economy-based strategies have been proposed from six different perspectives (i.e., social, environmental, economic, innovation, legal, and technical) to combat water scarcity, while in a similar manner, potential challenges and opportunities regarding circular economy adaptation are elucidated considering four primary perspectives, namely economic, technological, managerial, and social. Overall, it is believed that the corresponding conclusions made by a diligent literature survey are expected to contribute to authorities involved in critical decision-making processes in densely urbanized cities to achieve sustainable development goals.