Keşfe Yönelen Davranışlar: Olanaklılık Teorisine Bir Katkı


Tezin Türü: Yüksek Lisans

Tezin Yürütüldüğü Kurum: İstanbul Teknik Üniversitesi, Fen Bilimleri Enstitüsü, Mimarlık, Türkiye

Tezin Onay Tarihi: 2016

Tezin Dili: Türkçe

Öğrenci: Özgün Yücetürk

Danışman: Sema Alaçam

Özet:

Teorik Zemin / Mimari pratik, mekan oluşturma tekniğini psikolojik, fizyolojik ve fenomonolojik vurgular ile harmanlayarak insanların deneyimi tartışmalı bir biçimde de olsa organize etme gayreti içerisindedir. Bu organizasyon psikolojinin görsel algıya ilişkin çalışmalarda kullandığı James Gibson tarafından tariflenen 'olanaklılık' konsepti içerisinde incelenebilmektedir. Olanaklılıklar, canlının eylemi adına, fiziksel çevrenin, iyi veya kötü, teklif ettiği, sunduğu ya da sağladığı bilgilerdir. Ekolojik perspektifte, fiziksel nesnenin ve çevrenin olanaklılıkları, dolaysız (bilişsel bir süreç olmaksızın) olarak algılanır ve organizmanın gerçekleştirebileceği davranışları kısıtlayan ve yönlendiren bilgileri içerir. Doğal çevrede canlı, olanaklılık bilgilerine filogenetik (kalıtsal) kazanımlarının işlevlendirdiği duyumsama becerileri aracılığıyla erişebilir ve eriştiği bilgiye göre davranışını gerçekleştirir. Nörofizyolojik çalışmalarda keşfedilen ve üzerinde hala yoğun bir şekilde araştırma yapılan ayna nöronların davranışlar üzerindeki rolü ise Gibson'nın olanaklılık kuramına yeni bir tartışma alanı açmıştır. Ayna nöronlar, bir başkasının araç(lar) kullanarak gerçekleştirdiği davranışlar gözlendiği zaman tetiklenmekte ve gözlemlenen eylemi nöral bir örüntü olarak kopyalamaktadır. Duyusal deneyimler sonucunda elde edinilen bu nöral örüntü, aynı araç ile etkileşime geçen gözlemciyi, otonom bir şekilde, gözlemlediği davranış biçimlerinin icrasına yönlendirmektedir. Bu yüzden canlının icra edeceği davranışı belirleyen olanaklılıkların dolaysız olarak nasıl algılandığı, filogenetik kazanımların yanı sıra, bu kazanımları etkileyen ve gözlemlenen deneyimler aracılığıyla kazanılan ontogenetik (sosyokültürel) karaktere de bağlı olarak değişim gösterir. Problem / Fiziksel nesne ile gerçekleştirilen eylemlerden farklı olarak, sensör tabanlı etkileşimli ortamlar (STEO)'da kurgulanan bir eylem, herhangi bir nesne ile fiziksel temas içermeyen ve dolayısıyla fiziksel nesnenin strüktüründe yer alan sosyokültürel olanaklılıklarının kısıtlayıcı ve yönlendirici etkisine maruz kalmayan davranışlar aracılığıyla icra edilebilmektedir. Bu yüzden, doğal çevrede gerçekleştirilemeyecek eylemleri mümkün kılan STEO'da bir başkası tarafından gerçekleştirilen davranışları gözlemleyerek edinilen nöral örüntünün, aynı eylemi gerçekleştirecek gözlemcinin davranışlarını nasıl yönlendireceği sorgulanabilir gözükmektedir. Bu merakı test etmek adına belli bir eylemin gerçekleştirilirken fiziksel bir nesnenin kullanılmadığı, sensörler ile kontrol edilen bir deney-oyun hazırlanmıştır. STEO'da kurgulanmış oyunda bir başkasının davranışlarını ilk kez gözlemleyen denekler, kazanan olmak için bu davranışları başarılı bir şekilde icra etme çabasındadır. STEO'da belli bir eylemi icra edebilmek için tasarım nesnesinin fiziksel strüktürüne gömülü sosyokültürel olanaklılıklar ile etkileşime geçilmemektedir. Tez kapsamında, eylemleri kısıtlayıcı ve sınırlayıcı sosyokültürel olanaklılık bilgisi yok edildiğinde bireylerin örtük kalmış bedensel potansiyelini dışa vurabileceği, keşfe yönelen davranış biçimleri geliştirebileceği iddia edilmektedir.